Fetih Suresi 8. Ayet


Arapça

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا


Türkçe Okunuşu

İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).


Kelimeler

innâ hiç şüphesiz biz, muhakkak ki biz
erselnâ-ke seni gönderdik
şâhiden şahit olarak
ve ve
mubeşşiren müjdeleyici
ve ve
nezîren nezir, uyarıcı

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Ey Resulüm!) Kesinlikle Biz Seni, (bir) şahit, müjdeleyici ve inzar (ikaz ve irşad) edici olarak göndermişizdir...
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Şüphe yok ki biz seni tanık ve müjdeci ve korkutucu olarak göndermişizdir.
Abdullah Parlıyan Meali Gerçek şu ki, ey Muhammed! Biz seni Allah'ın birliğinin bir şahidi, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
Ahmet Tekin Meali Biz seni peygamberlik göreviyle, Kurân'ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek bir önder, doğruları konuşan bir şâhit, rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirdik.
Ahmet Varol Meali Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Bulaç Meali Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Fikri Yavuz Meali Gerçekten biz, seni, (ümmetine) şahid, (cennetle) müjdeleyici, (cehennemle) korkutucu bir peygamber olarak gönderdik;
Bahaeddin Sağlam Meali (Onların bir mazereti de olamaz. Çünkü) Biz seni (insanlar için) şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Bayraktar Bayraklı Meali Biz seni şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Cemal Külünkoğlu Meali Gerçek şu ki, biz seni bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. *
Diyanet İşleri Meali (Eski) Doğrusu seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ey insanlar, siz de Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve O'nu sabah akşam tesbih edesiniz.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Diyanet Vakfı Meali Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Edip Yüksel Meali Biz seni bir tanık, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Elmalılı Meali (Orjinal) Elhak biz seni hem bir şâhid gönderdik hem bir mübeşşir hem bir nezîr
Hasan Basri Çantay Meali Hakîkat biz, seni bir şâhid, bir müjdeleyici, bir korkutucu olarak gönderdik,
Hayrat Neşriyat Meali Şübhesiz ki biz seni, bir şâhid, bir müjdeleyici ve (aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik.
İlyas Yorulmaz Meali Biz seni yalnızca bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik ki.
Kadri Çelik Meali Şüphesiz biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Mahmut Kısa Meali Ey şanlı Elçi! Doğrusu Biz seni, hakîkate tanıklık eden bir şâhit, erdemlilere sonsuz mutluluğu muştulayan bir müjdeci ve zâlimleri bekleyen azâbı haber veren bir uyarıcı olarak gönderdik.
Mehmet Türk Meali (Ey Muhammed!) Biz, seni sadece bir şâhit,1 müjdeci ve uyarıcı olarak, gönderdik (ki;)*
Muhammed Esed Meali GERÇEK ŞU Kİ [ey Muhammed,] Biz seni [hakikatin] bir şahidi, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik
Mustafa İslamoğlu Meali (EY RASUL!) Elbet Biz seni bir şahit,[4595] bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Şüphe yok ki, Biz seni bir şahit ve bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik.
Suat Yıldırım Meali Muhakkak ki: Biz, seni bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki
Süleyman Ateş Meali Biz seni, şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Süleymaniye Vakfı Meali Biz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı bir elçi olarak gönderdik.
Şaban Piriş Meali -Biz seni, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
Ümit Şimşek Meali Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
M. Pickthall (English) Lo! We have sent thee (O Muhammad) as a witness and a bearer of good tidings and a warner,
Yusuf Ali (English) We have truly sent thee(4876) as a witness, as a bringer of Glad Tidings, and as a Warner:*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları