İbrâhim Suresi 43. Ayet


Arapça

مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاء


Türkçe Okunuşu

Muhtıîne mukniî ruûsihim lâ yerteddu ileyhim tarfuhum, ve ef’idetuhum hevâ’(hevâun).


Kelimeler

muhtiîne hızla gidenler, koşanlar
mukniî kaldıranlar, dik tutanlar (gözleri bir şeye doğru devamlı bakar şekilde)
ruûsi-him onların başları, başlarını
lâ yerteddu dönmez, dönemez, çevrilmez
ileyhim onlara
tarfu-hum, onların bakışları
ve ef'idetu-hum ve onların kalpleri
hevâun heva (hevesler), nefsin afetleri (vardır)

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Öyle bir hale geleceklerdir ki) Başlarını dikerek panikle kaçışıvereceklerdir, göz uçları kendilerine dönüp çevrilmeyecektir. (Herkes en yakınlarını bile unutup, kendi derdine düşecektir) ve gönülleri sanki bomboş kesilmiştir.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali O gün, başları göğe çevrilmiş, koşup dururlar, göz çevirip kendilerine bile bakmazlar ve yürekleri bomboştur.
Abdullah Parlıyan Meali O gün onlar, başları bir kurtarıcı ararcasına yukarı kalkık, bakışları kendilerine bile çevrilip bakamaz halde kalpleri bomboş oradan oraya koşuşup dururlar.
Ahmet Tekin Meali O gün onlar, kalpleri, zihinleri bomboş olarak, kendilerine göz ucuyla bile bakamaz bir durumda, başları göğe dikilmiş bir vaziyette medet beklercesine davet edene doğru koşarlar.*
Ahmet Varol Meali (O gün) başlarını dikerek koşarlar. Gözleri hiç kendilerine doğru dönmez. Kalpleri ise bomboştur.
Ali Bulaç Meali Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboştur.
Ali Fikri Yavuz Meali Öyle ki, başlarını dikerek koşacaklar; gözleri, kendilerine bile dönüp bakamıyacak. Kalblerinin içi ise, hayır namına her şeyden boştur.
Bahaeddin Sağlam Meali O gün başlarını kaldırarak (kendilerini çağıran çağırıcıya) koşup gelirler. (Korkudan) gözleri kapanmaz, gönülleri de bomboştur.
Bayraktar Bayraklı Meali O gün başlarını dikerek koşarlar; bakışları kendilerine dönmez. Yüreklerinin içi de bomboştur.
Cemal Külünkoğlu Meali (O gün onlar) havaya dikilmiş başları ve hiçbir tarafa bakamayan gözleri ile duyarlıktan yoksun bir şekilde (çağrıldıkları tarafa doğru) koşarlar.
Diyanet İşleri Meali (Eski) O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.
Diyanet Vakfı Meali Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
Edip Yüksel Meali Başları boyunları üstüne kaskatı dikilmiş, göz kapakları kıpırdamaksızın korkudan dolayı zihinleri bomboş bir halde koşuşurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali O gün, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bomboş kalacaktır.
Elmalılı Meali (Orjinal) Başlarını dikerek koşarlar, nazarları kendilerine dönmez, ve yüreklerinin içi bom boş hevâ kesilmiştir
Hasan Basri Çantay Meali (O haldeki) hepsi de başlarını dikerek koşacaklar. Gözleri kendilerine bile dönüb bakamayacak. Kalblerinin içi ise (müdhiş korkularından dolayı akıldan) bomboşdur.
Hayrat Neşriyat Meali (O gün onlar, artık) başlarını (kendilerine her seslenene) korkuyla kaldıranlar olarak(çağrıldıkları yere) koşacak olan kimselerdir; (öyle ki) bakışları kendilerine (bile) dönemez. Kalbleri ise bomboştur (kapıldıkları dehşetten dolayı hiçbir şey anlamazlar).
İlyas Yorulmaz Meali Başları kalkık, gözleri kendi hallerini göremeyecek durumda ve kalpleri boş bir halde koşuşturup duruyorlar.
Kadri Çelik Meali (O gün) Onlar havaya dikilmiş başları, kendilerine dönmeyen donuk gözleri ve bomboş gönülleriyle zillet içinde bakıp koşuşurlar.
Mahmut Kısa Meali O dehşet gününde, başları göğe dikilmiş, bakışları bir noktaya kilitlenmiş ve yerlerinden fırlayacakmış gibi çarpan yürekleri bomboş bir hâlde, Rab’lerinin huzuruna varmak üzere nefes nefese koşacaklar. İşte Allah’ın ertelediği o dehşetli Gün budur.
Mehmet Türk Meali (İşte o gün) gönülleri bomboş bir şekilde, onların gözleri belerir kalır, başlarını dikerek, kendilerini (bile) görecek halleri olmadan kalakalırlar.1*
Muhammed Esed Meali O Gün onlar, başları [bir medet ararcasına] yukarı kalkık, bakışları kendi hallerini göremeyecek kadar çarpılmış, 56 ve kalpleri bomboş, oradan oraya koşuşup dururlar.
Mustafa İslamoğlu Meali (O gün) onlar arkaya kaykılmış[2017] başları, yuvalarına bir türlü dönmeyen fırlamış bakışları ve tamtakır yürekleriyle panik içinde seğirtip dururlar.[2018]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali (Öyle ki) Başlarını yukarıya dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine dönüp bakamaz ve yürekleri ise bomboş hava kesilmiş bulunur.
Suat Yıldırım Meali O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri donup kalmış, kalpleri bomboş koşup dururlar. [54, 8; 20, 108-111; 70, 44]
Süleyman Ateş Meali (O gün) başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, (öyle donup kalmıştır sanki). Yüreklerinin içi de bomboş havadır. (Şaşkınlıktan, kafalarında düşünce adına bir şey kalmamıştır).
Süleymaniye Vakfı Meali O gün kafaları ikna edilmiş, gözleri kırpılmaz halde ve gönülleri arayış içinde boyun eğmiş olurlar.
Şaban Piriş Meali Gözleri, bakışları kendilerine dönemeyecek şekilde donuklaşmış ve başları dikilmiş olarak dururlar. Gönülleri ise bomboş...
Ümit Şimşek Meali O gün onlar başlarını dikmiş, kendilerine bakacak halleri kalmamış, kalpleri havalanmış, koşuşup durmaktadırlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır.
M. Pickthall (English) As they come hurrying on in fear, their heads upraised, their gaze returning not to them, and their hearts as air.
Yusuf Ali (English) They running forward with necks outstretched, their heads uplifted, their gaze returning not towards them, and their hearts a (gaping) void!(1923)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları