Nûr Suresi 35. Ayet


Arapça

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ


Türkçe Okunuşu

Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).


Kelimeler

allâhu Allah
nûru nur
es semâvâti semalar, gökler
ve el ardı ve arz, yeryüzü
meselu durum, hal
nûri-hi onun nuru
ke gibi
mişkâtin kandil
fî-hâ orada
mısbâhun misbah, lâmba
el mısbâhu (o) misbah, (o) lâmba
içinde, vardır
zucâcetin sırça (cam)
ez zucâcetu (o) sırça, (o cam)
ke ennehâ o gibidir
kevkebun yıldız
durrîyyun inci gibi parlayan
yûkadu yakılır
min şeceratin ağaçtan
mubâraketin mübarek
zeytûnetin yağ (zeytin ağacı)
lâ şarkîyetin doğuda olmayan (bulunmayan)
ve lâ garbiyyetin ve batıda olmayan (bulunmayan)
yekâdu neredeyse (olacak)
zeytu-hâ onun yağı
yudîu ışık verir
ve lev ve şâyet, eğer
lem temses-hu ona değmez
nârun ateş
nûrun alâ nûrin nur üzerine nur
yehdîllâhu (yehdî allâhi) Allah hidayet eder
li nûri-hi onun nuruna, kendi nuruna
men yeşâu dilediği kişi
ve yadribullâhul emsâle ve Allah örnekler, misaller verir
lin nâsi (li en nâsi) insanlar için, isanlara
vallâhu (ve allâhu) ve Allah
bi kulli şey'in herşeyi
alîmun en iyi bilen

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali (bir örneği), içinde (parlak ışıklı) fitil bulunan bir lamba benzeridir; (o) lamba da bir sırça (cam fanus-ampul) içerisindedir; (o) sırça (ampul ise), sanki incimsi bir yıldızdır ki; (içindeki parlak ışık) doğuya da batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından tutuşturulmuş (gibidir; bu öyle bir ağaç ve nurani bir kaynaktır ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Açıkça elektrik enerjisine benzetilmektedir. Bu,) Nur üstüne nur (aydınlık, kolaylık ve huzur demektir) . Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna (hidayet ve hikmet yoluna) yöneltip-iletir. Allah insanlar için (işte böyle) örnekler verir. Allah, her şeyi Bilendir. *
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Allah ışığıdır göklerin ve yeryüzünün. Işığının örneği, kandil konan bir yere benzer, orada bir kandil var, kandil, bir sırça içinde, sırça da parılparıl parlayan bir yıldız sanki; doğuda da olmayan, batıda da olmayan kutlu zeytin ağacından yakılmış;ateş dokunmadan da yağı, hemen ışık verecek; nur üstüne nur. Allah, doğru yolu gösterir nuruyla dilediğine ve Allah, örnekler getirir insanlara ve Allah, her şeyi bilir.*
Abdullah Parlıyan Meali Allah, bütün göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuğa benzer. O kandil cam fânûs içindedir. O fânûs, inci gibi parıldayan bir yıldızdır. Ve o kandil, ışığını doğuda da olmayan batıda da olmayan mubarek bir zeytin ağacından alır. Ve o ağacın yağı, öyle arı duru öyle parlak ki, neredeyse yakılmadığı halde de ışık verecek, nûr üstüne nûr. Allah nuruna erişmek isteyeni dilediği şekilde nûruna eriştirir. İşte bunun için Allah insanlara örnekler vermektedir. Çünkü herşeyi bütün boyutlarıyla, yalnızca Allah bilir.
Ahmet Tekin Meali Allah göklerin ve yerin hayatiyetlerini, ihyalarını sağlayan nûrudur, göklerde ve yerde yaşayanların önünü ve ufkunu aydınlatır, hidayet rehberlerini gönderir. O'nun nuru, üzerinde sabah aydınlığına benzer ışık veren bir direkteki lambaya benzer. O mükemmel ışık kristal bir ampul içindedir. Kristal ampul, doğu ve batı güneşinden istifade etmeyen faydalı, bereketli zeytin ağacı gibi doğu ve batı medeniyetinden etkilenmemiş bir medeniyet ağacından yakılan, peygamberler soyundan gelen sanki inciye benzer parlayan bir yıldızdır. O ağacın mahsulünden elde edilen yağ, neredeyse yakılmasa da çevresini aydınlatır. İşte bu, nur üstüne nurdur, Muhammed'dir, Kur'an'dır. Allah, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları nuruna ulaştıracak hidayet vesileleri, hakka yönlendirici, aydınlatıcı bilgiler veriyor. Allah işte böyle benzetmeler yaparak dini hakikatları,insani ve ahlaki değerleri insanlara açıklıyor. Her şey Allah'ın ilmi, planı, iradesi dahilinde cereyan etmektedir.*
Ahmet Varol Meali Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun örneği içinde çerağ bulunan bir kandil yuvası gibidir. Çerağ bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi bir yıldızdır. O, doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Onun yağı neredeyse kendine ateş dokunmasa bile ışık verir. (Bu) nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna iletir. Allah insanlar için örnekler vermektedir. Allah her şeyi bilendir.
Ali Bulaç Meali Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah her şeyi bilendir.
Ali Fikri Yavuz Meali Allah, göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. Müminin kalbinde, nurunun sıfatı: Sanki bir hücre ki, içinde bir lâmba var; lâmba da cam bir mahfaza içinde; o cam mahfaza, sanki (parlayan) incimsi bir yıldız. Bu lâmba, güneşin doğuşunda ve batışında gölgeye düşmiyen mübarek bir zeytin ağacının yağından tutuşturulur. Bu öyle (saf) bir yağdır ki, nerde ise ateş dokunmasa da aydınlık verecek. Bu aydınlık, nur üstüne nurdur (Allah'ın müminlere hidayeti, iman nuru üstüne bir nurdur). Allah, dilediği kimseyi nuruna (İslâm dinine) kavuşturur. Allah, insanlara böyle misaller verir (ki ibret alıb iman etsinler). Allah, her şeyi bilir.
Bahaeddin Sağlam Meali Allah, göklerin ve yerin nurudur. (Neyin ne olduğunu, hükmünün nasıl olduğunu gösteriyor.) O’nun nurunun örneği, içinde lamba olan kandildir. Ki o lamba, bir cam içindedir. O cam, inci misali parlayan bir yıldız gibidir. O yıldız, ne doğudan gelen ne de batıdan gelen, mübarek bir ağacın yağından tutuşturulur. Ateş dokunmadan dahi, nerede ise onun yağı tutuşacaktır. O nur üstüne nurdur.(*) Allah, nurunu istediğine gösterir. Ve Allah, insanlar için örnekler veriyor. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir.*
Bayraktar Bayraklı Meali Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuğa/lambaya benzer. Kandil, bir cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldızdır. Ne doğuya ne batıya ait olan mübarek bir zeytin ağacının yağından yakılır. Öyle ki, ateş değmese de neredeyse yağı ışık verir. O, nûr üstüne nûrdur. Allah dileyen kimseyi nûruna iletir. Allah, insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi bilir.[367]*
Cemal Külünkoğlu Meali Allah göklerin ve yerin nurudur (her şeyin aydınlığını verendir). O'nun nuru, içinde kandil bulunan bir oyuk(tan yayılan ışığa) benzer. O kandil ki bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi parıldayan bir yıldızdır ki onun yakıtı, doğuda da batıda da eşine rastlanmayan mübarek bir zeytin ağacından alınmaktadır. Ona ateş değmese bile neredeyse yağı ışık verecek. (Bu da) nur üstüne nurdur (ışığı pırıl pırıldır). Allah, dilediğini (hak edeni) nuruna kavuşturur. Allah (gerçeği anlamaları için) insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.*
Diyanet İşleri Meali (Eski) Allah göklerin ve yerin Nur'udur. O'nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır; bu ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. O, herşeyi bilir.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.[388]*
Diyanet Vakfı Meali Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.  *
Edip Yüksel Meali ALLAH göklerin ve yerin ışığıdır. Işığının örneği şuna benzer: içinde lamba bulunan bir oyuk... Lamba bir cam kap içindedir. O cam kap ise, incimsi bir gezegen gibidir. Yakıtı, ne batıya ne de doğuya bağıntısı olmayan, zeytinyağı üreten bereketli bir ağaçtandır. Yağı, neredeyse ateş değmeden aydınlık verir. Işık üzerine ışıktır. ALLAH dileyeni/dilediğini ışığına ulaştırır. İşte ALLAH halka böyle örnekler verir. ALLAH her şeyi bilir.*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir.
Elmalılı Meali (Orjinal) Allah, Semavât-ü Arzın nûrudur, nûrunun temsili sanki bir mişkât; içinde bir mısbah, mısbah bir sırçada, sırça sanki bir kevkebi dürrî (bir inci yıldız), mübarek bir ağaçtan tutuşturulur: bir zeytundan ki ne şarkîdir ne garbî, yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile zıya verir, nûr üzerine nûr, Allah nûruna dilediğini hidayet buyurur ve insanlar için meseller darb eyler ve Allah, her şey'e alîmdir
Hasan Basri Çantay Meali Allah, göklerin ve yerin nuurudur. Onun nuurunun sıfatı, sanki içinde bir çerağ bulunan bir hücredir. O çerağ bir sırça (kandil) içindedir. O sırça (kandil) de sanki bir inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır ki güneşin doğduğu yere de, battığı yere de nisbeti olmayan mübarek bir ağacdan, zeytinden tutuşdurulub yakılır. Onun yağı, kendisine bir ateş dokunmâsa da, hemen hemen ışık verir. (Bu ışık da) nuur üstüne nuurdur, Allah kimi dilerse onu nuruna kavuşdurur. Allah insanlar için meseller irâd eder. Allah, her şey'i hakkıyle bilendir.
Hayrat Neşriyat Meali Allah, göklerin ve yerin Nûr'udur. O'nun nûrunun misâli, içinde lâmba bulunan bir kandillik gibidir. O lâmba bir cam içindedir. O cam da, sanki inciden bir yıldızdır; bu lâmba, ne doğuya ne de batıya nisbeti olmayan mübârek bir ağaçtan, zeytin ağacından(çıkan yağdan) yakılır; onun yağı, nerede ise kendisine ateş değmese bile ışık verecek! Nûr üstüne nûrdur. Allah, dilediği kimseyi nûruna hidâyet eder.(3) İşte Allah, insanlara böyle misâller getirir. Çünki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.*
İlyas Yorulmaz Meali Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır (nurudur). O nun nurunun misali, içinde lamba bulunan oyuk gibidir. O lamba cam içinde, camda sanki inciye benzeyen yıldız gibidir. O lambanın ışığı, doğuda ve batıda olmayan çok bereketli ağaçtan elde edilen yağla tutuşturularak elde edilir. O ağacın yağı hiçbir ateş değmediği halde sanki kendi başına ışık verecek nur üzerinde nur gibidir. Allah dileyen kimseyi ışığına kavuşturur. Allah insanlara misaller anlatıyor ki. Allah her şeyi en iyi bilendir.
Kadri Çelik Meali Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun örneği; içinde ışık bulunan, o ışığın bir sırça içinde olduğu, sırçanın ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızı andırdığı ve de ne sadece doğuda ve ne de sadece batıda (aksine, bağın tam ortasında) bulunan bereketli zeytin ağacından yakılan bir kandil yuvası gibidir ki ateş değmese bile nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara örnekler verir. O, her şeyi bilir.*
Mahmut Kısa Meali Çünkü Allah, var olan her şeye varlığını armağan eden, her birini kendi yaratılışındaki hikmete uygun niteliklerle donatan, hedefini ve yolunu göstererek onları dâimâ iyiye, güzele yönlendiren; gönderdiği mesajlarla gönülleri aydınlatan, duygu ve düşünceleri arındıran ve böylece, tüm kâinâta nuruyla tecellî edip varlığa anlam ve değer kazandıran mutlak hakikattir, yani göklerin ve yerin nurudur. O’nunvarlığa yansıyan en parlak nuru olan bu Kur’an, tıpkı rüzgar ve yağmurdan korunmuş sapasağlam bir siper içindeki kandile benzer. Kandil, camdan bir fânus içindedir. O fânus ki, inci gibi parıldayan bir yıldızdır sanki. Bu kandil, hayır ve bereketin sembolü olan kutlu bir bitkiden, zeytinden elde edilen saf ve doğal zeytinyağıyla, yani ilâhî bir yakıtla tutuşturulmuştur ki, ne doğulu Hint mistizminden kaynaklanmıştır, ne de batılı Yunan felsefesinden. Bu nur, herhangi bir coğrafyanın, kültürün ve medeniyetin ürünü değildir; aksine, tüm zamanları ve mekânları kucaklayan ilâhî-evrensel bir mesajdır. Ve o kandilin yağı o kadar berrak, o kadar parlaktır ki, neredeyse hiç ateş değmese bile kendiliğinden ışık verecek! Öyle ki, iç içe dâireler şeklinde kat kat ışık demetleri; nur üstüne nur! İşte Kur’an, böylesine parlak, böylesine aydınlatıcı bir kitaptır. Ne var ki, bütün gözler bu aydınlıktan istifâde edemiyor, çünkü: Allah, yalnızca hakîkate ulaşmak isteyen kimseleri kendi nuruna eriştirir; işte bunun içindir ki Allah, insanlara böyle canlı örnekler vermektedir. Çünkü Allah, her şeyi en mükemmel şekilde bilmektedir.
Mehmet Türk Meali Allah göklerin ve yerin1 nûrudur.2 Onun nûrunun misali, içerisinde ışık bulunan bir kandil3 gibidir. Işık bir cam fanus içerisindedir. Cam fanus (içerisindeki ışık) ise sanki doğuya da batıya da ait olmayan,4 ateş ona dokunmasa da yağı bile ışık veren, kutlu bir zeytin ağacının (yağından) yakılan, incimsi bir yıldızdır.5 (İşte bu ışık,) nûr üstüne nûrdur. Allah, kimi dilerse ona kendi nûruyla yol gösterir.6 Allah, bu örnekleri insanlar için vermektedir ve Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.*
Muhammed Esed Meali Allah göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru içinde kandil bulunan bir oyuk(tan yayılan ışığa) benzer. 50 O kandil ki sırça fânûs içindedir; o fânûs ki, inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır sanki! 51 Ve o kandilin yakıtı, ne doğuda ne de batıda eşine rastlanmayan mübarek bir zeytin ağacından alınmaktadır. 52 Ve o ağacın yağı [öyle arı-duru, öyle parlak ki] neredeyse ateş değmeden de ışık verecek: Nûr üstüne nûr! 53 Allah, [erişmek isteyeni] nûruna eriştirir; 54 işte [bunun içindir ki] Allah insanlara örnekler vermektedir; 55 çünkü her şeyi bütün boyutlarıyla [yalnızca] Allah bilir.
Mustafa İslamoğlu Meali ALLAH göklerin ve yerin nûru(nun kaynağı)dır.[3018] O’nun nûrunun sembolü,[3019] içinde kandil bulunan bir ışık mahalli gibidir.[3020] O kandil kristal bir fânus içindedir.[3021] Öyle bir fanus ki, sanki inci gibi (parıldayan) bir gezegen.[3022] O kandil, doğuya da batıya da ait olmayan[3023] mübarek bir zeytin ağacından elde edilmiş bir yakıtla tutuşturulur. Öyle ışıltılı bir yağ ki, neredeyse ateş değmeden bile ışık saçacak: nûr üstüne nûrdur! Allah, tercih edeni/tercih ettiğini nurunun (peşine takarak) doğru yola iletir. İşte Allah insanlara böyle misaller vermektedir: zira Allah, her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilendir.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Allah Teâlâ, göklerin ve yerin nûrudur. Nûrunun meseli, içinde latif bir çırağ bulunan bir mişkât gibidir. O çırağ ise bir kandil içindedir. O kandil ise sanki bir incimsi yıldızdır, şarkı ve garbı olmayan mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulmaktadır. Onun yağı bir halde ki, kendisine ateş dokunmasa bile hemen hemen ziya verecektir. Nûr üstüne nûrdur. Ve Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Ve Allah Teâlâ nâsa misaller irâd eder ve Allah Teâlâ her şeyi hakkıyla bilicidir.
Suat Yıldırım Meali Allah göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun misali, tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. Lamba bir sırça (cam) içinde, o sırça da sanki parlayan incimsi bir yıldız! Bu lamba, ne yalnız doğuya, ne de yalnız batıya mensup olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur. Bu öyle bereketli bir ağaç ki, nerdeyse ateş değmeden de yağ ışık verir. Işığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseyi nûruna iletir, gerçeği anlamaları için insanlara böyle temsiller getirir. Allah her şeyi bilir. [4, 174; 39, 22; 57, 28; 6, 122; 57, 19] {KM, II Samuel 22, 29; I Yuhanna 1, 5; Yuhanna 8, 12}*
Süleyman Ateş Meali Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldız. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübarek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. (Öyle mübarek bir ağaç) Ki, neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah insanlara misaller verir. Allah her şeyi bilir.*
Süleymaniye Vakfı Meali Gökleri ve yeri aydınlatan Allah’tır. O’nun aydınlatması, içinde kandil bulunan kör pencerede oluşan aydınlık gibi (parlak ve bütün ayrıntıları gösterecek şekilde) olur. Kandil camın içindedir; cam da sanki inciyi andıran bir yıldızdır. İçindeki yakıt ise doğuya da batıya da ait olmayan bereketli zeytin ağacındandır[*]. Yağı, ateş dokunmasa bile ışık yayar gibi parlaktır. Işık, ışık üstüne! Allah, aydınlanmayı tercih edeni kendi ışığına yöneltir ve insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilir.*
Şaban Piriş Meali Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. O'nun aydınlatmasının örneği, içinde ışık bulunan bir kandil yuvası gibidir. O ışık bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek zeytin ağacından yakılır. Ona ateş değmese bile neredeyse yağı ışık verecek. Nur üstüne nur! Allah dilediği kimseyi nuruna yöneltir. Allah, bu örnekleri insanlar için veriyor. Allah, her şeyi hakkıyla biliyor.
Ümit Şimşek Meali Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, lâmbanın ortasındaki yuvaya benzer ki, onda bir kandil vardır. Kandil de bir fânus içindedir. Fânus ise inci gibi parlayan bir yıldıza benzer. O ne doğuya, ne de batıya ait olmayan bereketli bir ağacın yakıtından tutuşturulur ki, o yakıtın, ateş değmeden aydınlatacak bir hali vardır. İşte nur üstüne nur... Allah dilediği kimseyi nuruna kavuşturur. İnsanlara da böyle misaller verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilir.(8)*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. O'nun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.
M. Pickthall (English) Allah is the Light of the heavens and the earth. The similitude of His light is as a niche wherein is a lamp. The lamp is in a glass. The glass is as it were a shining star. (This lamp is) kindled from a blessed tree, an olive neither of the East nor of the West, whose oil would almost glow forth (of itself) though no fire touched it. Light upon light, Allah guideth unto His light whom He will. And Allah speaketh to mankind in allegories, for Allah is knower of all things.
Yusuf Ali (English) Allah is the Light(2996) of the heavens and the earth.(2997) The Parable of His Light is as if there were a Niche and within it a Lamp: the Lamp enclosed in Glass:(2998) the glass as it were a brilliant star:(2999) Lit from a blessed Tree,(3000) an Olive, neither of the east nor of the West,(3001) whose oil is well-nigh luminous, though fire scarce touched it:(3002) Light upon Light! Allah doth guide whom He will to His Light:(3003) Allah doth set forth Parables for men: and Allah doth know all things.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları