Şûra Suresi 14. Ayet


Arapça

وَمَا تَفَرَّقُوا إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى لَّقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ أُورِثُوا الْكِتَابَ مِن بَعْدِهِمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ


Türkçe Okunuşu

Ve mâ teferrekû illâ min ba’di mâ câehumul ilmu bagyen beynehum, ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbike ilâ ecelin musemmen le kudıye beynehum, ve innellezîne ûrisûl kitâbe min ba’dihim le fî şekkin minhu murîb(murîbin).


Kelimeler

ve mâ teferrekû ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar
illâ ancak, sadece
min ba'di sonradan, sonra
mâ câe-hum onlara gelen şey
el ilmu ilim
bagyen haset ederek, azgınlık ederek
beyne-hum onların araları
ve lev lâ ve eğer olmasaydı
kelimetun bir söz, bir kelime
sebekat geçti, geçmiş
min rabbi-ke senin Rabb'inden
ilâ ecelin bir süreye kadar
musemmen isimlendirilmiş, belirlenmiş
le mutlaka, elbette, muhakkak
kudıye hükmedildi
beyne-hum onların araları
ve inne ellezîne ve muhakkak ki onlar
ûrisû varis kılındılar
el kitâbe kitap
min ba'di-him onlardan sonra
le mutlaka, elbette, muhakkak
içinde, vardır
şekkin şüphe
min-hu ondan
murîbin şüphe veren, şüphe edilen

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Onlar (İslam’a uymak ve Allah’ın rızasını aramak yerine; Dini, nefsi beklentilerine göre yorumlayanlar) kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' (haset, hıyanet ve ihtiras) dolayısıyla ayrılığa düşmüşlerdir. Eğer Rabbinden adı konulmuş bir ecele (belirlenmiş süreye) kadar, geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı; muhakkak aralarında hüküm verilmiş (işleri bitirilmiş) ti. Şüphesiz onların ardından kitaba mirasçı (Kur’ani gerçeklerden haberdar) olanlar(ın bir kısmı) ise, herhalde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler (tam ve sağlam bir imana sahip değillerdir).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Onlar, aralarındaki hırs ve haset yüzünden, kendilerine bu hususta bilgi geldikten sonra ayrılığa düştüler ve Rabbin, muayyen bir zamana kadar onlara azap etmemeyi takdir etmeseydi aralarında çoktan hükmedilirdi ve onlardan sonra kitaba varis olanlarda bu hususta elbette şüphe içindedir, tereddüde düşmüşlerdir.
Abdullah Parlıyan Meali Bize de kitap verildi diyenler, kendilerine gerçek bilgiler vahiy yoluyla gelince, ayrılığa düştüler. Eğer kıyamet saatinin önceden alınmış bir kararla daha sonra gerçekleşeceği belirlenmiş olmasaydı, hemen aralarında kesin karar verilir ve iş bitirilmiş olurdu. Ama onlardan sonra kitaba varis olanlar da, yine kitaptan yana tam bir şüphe içindeydiler.
Ahmet Tekin Meali Onlar, kendilerine doğru bilgiler geldikten sonra, liderliği ve hakimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer'î kurallara karşı çıkmaları ve bozgunculukları sebebiyle ayrılığa düştüler. Eğer insanların sorumlu tutularak muhakeme edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu-kurduğu,belli bir vadeye kadar mühlet verilen bir hüküm, bir düzen olmasaydı, ayrılığa düştükleri konularda onların aralarında âcilen yargı gerçekleştirilir, hüküm icra edilirdi. Onların ardından kutsal kitapları miras olarak devralanlar da, hak kitaba, Kur'an'a karşı sû-i zanlarının-artniyetlerinin beslediği şüphe içindedirler.
Ahmet Varol Meali Onlar ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki kinden dolayı ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından, belirli bir süreye kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı aralarında hüküm verilmiş olurdu. Onlardan sonra kitaba mirasçı kılınanlar da onun (peygamberin) hakkında gocundurucu bir tereddüt içindedirler.
Ali Bulaç Meali Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mirasçı olanlar ise, her halde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Ali Fikri Yavuz Meali (Geçmiş ümmetlerin veya ehl-i kitabın) ayrılığa düşmeleri ise, kendilerine ilim geldikten sonra (ayrılığın sapıklık olduğunu bildikten sonra) sırf aralarında hased ve azgınlıktan dolayıdır. Eğer Rabbinden tayin edilmiş bir vakte (kıyamete veya ömürlerinin sonuna) kadar azabın gecikmesine dair bir söz (vaad-i ilâhî) geçmiş olmasaydı, aralarında (kâfir olanların) helâk işleri mutlak bitiriverilirdi. O peygamberlerin arkasından (asr-ı saadet zamanında) Kur'an'a vâris kılınan ehl-i kitab da ondan muhakkak endişe veren bir şübhe içindedirler.
Bahaeddin Sağlam Meali Ve onlar, ancak kendilerine doğru bilgi geldikten sonra kıskançlık ve azgınlıktan dolayı tefrikaya düştüler. Eğer Rabbinden belli bir süre için verilmiş bir söz olmasaydı, işleri bitirilecekti. Ve onlardan sonra Kitaba (Tevrata) varis olanlar, onun hakkında kuşkulu bir tereddüt içindedirler.
Bayraktar Bayraklı Meali Kendilerine ilim geldikten sonra ihtilafa düşmeleri, sırf aralarındaki kıskançlıktan dolayıdır. Eğer Rabbin tarafından belirli bir süreye kadar önceden verilmiş bir söz olmasaydı, kesinlikle aralarında hüküm verilecekti. Onlardan sonra kendilerine kitap verilenler de kesinlikle o din hakkında aşırı şüphe içerisindedirler.
Cemal Külünkoğlu Meali Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Kendilerinden sonra ilahi kelamı devralanlar (Ehl-i Kitap) şimdi o (Kur'an')ın öğretileri hakkında şüpheye varan büyük bir tereddüt içindedirler.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düşmeleri, ancak, birbirini çekememekten oldu. Eğer belirli bir süre için Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hemen hükmedilirdi. Arkalarından Kitaba varis kılınanlar da ondan şüphe ve endişe içindedirler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Diyanet Vakfı Meali Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.  *
Edip Yüksel Meali Kendilerine bilgi ulaştıktan sonra sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Belli bir zaman için Rabbinin verilmiş bir söz olmasaydı onların arasında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da ondan kuşku ve şüphe içindedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra, ancak aralarındaki, çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelendiğine dair bir söz geçmemiş olsaydı aralarında mutlaka hüküm verilirdi. Kendilerinden sonra Kitab'a vâris kılınan kitap ehli de Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler.
Elmalılı Meali (Orjinal) Tefrikaya düşmeleri ise kendilerine ılim geldikten sonra sırf aralarında Bagy-ü ıhtırastan dolayıdır, ve eğer rabbından müsemmâ bir ecele kadar diye bir kelime geçmiş olmasa idi, aralarında hukmi kaza mutlak icra edilir bitirilirdi, arkalarından kitâba vâris kılınanlar da ondan işkilli bir şekk içindedirler
Hasan Basri Çantay Meali Onlar ancak kendilerine ilim geldikden sonradır ki, aralarındaki ihtiraas yüzünden, ayrılığa düşdüler. Eğer Rabbinden ad verilmiş bir va'deye kadar bir söz geçmiş olmasaydı aralarında muhakkak hukûm verilmiş (her şey olub bitirilmişdi) bile. Onlardan sonra kitaba mîrascı yapılanlar da ondan mutlak şübheci bir tereddüd içindedirler.
Hayrat Neşriyat Meali (Ehl-i kitab) ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarında haddi aşmaktan (ve hasedden) dolayı ayrılığa düştüler. Hâlbuki Rabbinden belirli bir vakte kadar (azâbın te'hîrine dâir) önceden (söylenmiş) bir söz olmasaydı, elbette aralarında hüküm verilmiş olurdu.Doğrusu kendilerinden sonra kitâba vâris kılınanlar da, ondan, (kendilerine) kuşku veren ciddî bir şübhe içindedirler.
İlyas Yorulmaz Meali Aralarındaki çekememezlikten dolayı, onlara gelen ilimden sonra ayrılıklara düştüler. Allah'ın belirlemiş olduğu bir zamana kadar, vermiş olduğu sözü olmasaydı, aralarında hüküm çoktan verilmiş olurdu. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlarda, kitap hakkında şüphe ve tereddüt içine düştüler.
Kadri Çelik Meali Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ihtirastan kaynaklanan azgınlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer senin Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar verilmiş bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hemen hüküm verilmiş olurdu. Şüphesiz onların ardından kitaba mirasçı olanlar ise, ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Mahmut Kısa Meali Çünkü onlar, kendilerine Allah katından iknâ edici bilgi ve belgeler ulaşmasına rağmen, sırf aralarındaki ihtirâs ve kıskançlık yüzünden Allah’ın ayetlerini tahrif ederek dinde ayrılığa düştüler! Eğerbu dünyanın imtihân yeri olduğuna, bu yüzden Allah tarafından belirlenmiş bir vakte kadar günahkârlara mühlet tanınacağına; asıl ceza ve mükâfâtın ise ancak âhirette verileceğine dâir Rabb’in tarafından ezelden belirlenmiş bir yasa olmasaydı, aralarında hüküm verilmiş ve işleri bitirilmiş olurdu. Önceki inkârcı ataları nasıl hakîkatten yüz çevirdilerse, onlardan sonra kutsal Kitabı devralanlar da, bugünonun gerçekten ilâhî kaynaklı olup olmadığı hakkında kendilerini gerçekten rahatsız eden karmakarışık bir şüphe ve tereddüt içindedirler!
Mehmet Türk Meali O (kâfirler) kendilerine ilim geldikten sonra,1 sadece aralarındaki çekemezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin, onların belirli bir süreye kadar yaşatılacaklarına dâir (önceden) verilmiş bir sözü olmasaydı onlar derhâl helâk edilirlerdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar2 da (şimdi) bu (Kur’an)’dan çok ciddî bir şüphe içerisindeler.*
Muhammed Esed Meali [Geçmiş vahiylerin mensuplarına gelince,] onlar [hakikati] tanıyıp öğrendikten sonra, aralarındaki kıskançlık ve çekişmelerden dolayı bütünlükten uzaklaştılar; 15 ve Rabbinden [O'nun koyduğu] belli bir vadeye kadar [bütün hükümleri iptal eden] bir hüküm gelmemiş olsaydı, onlar arasında [baştan] her şey karara bağlanmış olurdu. 16 İşte bakın, öncekilerden ilahî kelâmı devralanlar 17 [şimdi] onun öğretileri hakkında 18 şüpheye varan büyük bir tereddüt içindeler.
Mustafa İslamoğlu Meali Onlar,[4316] hakikatin bilgisi kendilerine ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden birbirlerine düştüler:[4317] Ve eğer Rabbin tarafından daha önceden belirli bir vâdeye kadar ertelendiğine dair bir yasa konmasaydı, haklarındaki hüküm hemen infaz edilirdi. İşte onların ardından gelen (eski) vahyin (son) vârisleri de, bu (vahiy)den dolayı tereddütle karışık bir şüphe içindedirler.[4318]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve tefrikaya düşmediler, ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, mücerret aralarında haddi tecavüz etmekten dolayı (tefrikaya düştüler). Ve eğer Rabbinden bir muayyen ecele kadar sebk etmiş bir kelime bulunmasa idi elbette aralarında hükmolunurdu. Ve muhakkak o kimseler ki, onlardan sonra kitaba vâris oldular, elbette ondan mütehayyirâne bir şekk içindedirler.
Suat Yıldırım Meali Geçmiş ümmetler, ancak kendilerine buna (tefrikanın haram olduğuna) dair bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki ihtiras ve haset yüzünden, bölündüler. Daha önce Rabbin tarafından yürürlüğe konulan vaad, yani cezayı belirli süreye, kıyamete kadar erteleme sözü olmasaydı, onların işleri çoktan bitmişti bile! Ehl-i kitaptan sonra kitaba vâris kılınanlar (Mekke müşrikleri) onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Süleyman Ateş Meali Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden belli bir süreye kadar yaşatma sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm verilir(işleri bitirilir)di. Onlardan sonra Kitaba varis kılınanlar ondan, kuşku veren bir şüphe içindedirler.*
Süleymaniye Vakfı Meali Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü[*] olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar.*
Şaban Piriş Meali Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki “haksız tecavüz” sebebiyle gruplara ayrıldılar. Eğer Rabbin'den belirlenmiş bir süreye kadar bir söz olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilmiş olurdu. Onların ardından kitaba mirasçı olanlar da elbette ondan bir şüphe ve tereddüt içindedirler.
Ümit Şimşek Meali Onlar ise, kendilerine ilim geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belirlenmiş bir vakte dair Rabbin tarafından daha önce verilmiş bir söz olmasaydı,(7) aralarında hüküm çoktan verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris olanlar da hâlâ kitap hakkında derin bir şüphe içindeler.*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler.
M. Pickthall (English) And they were not divided until after the knowledge came unto them, through rivalry among themselves; and had it not been for a Word that had already gone forth from thy Lord for an appointed term, it surely had been judged between them. And those who were made to inherit the Scripture after them are verily in hopeless doubt concerning it.
Yusuf Ali (English) And they became divided(4544) only after Knowledge reached them,- through selfish envy as between themselves. Had it not been for a Word that went forth before(4545) from thy Lord, (tending) to a Term appointed, the matter would have been settled between them: But truly those who have inherited the Book after them are in suspicious (disquieting)(4546) doubt concerning it.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları