Şûra Suresi 48. Ayet


Arapça

فَإِنْ أَعْرَضُوا فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا إِنْ عَلَيْكَ إِلَّا الْبَلَاغُ وَإِنَّا إِذَا أَذَقْنَا الْإِنسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَا وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَإِنَّ الْإِنسَانَ كَفُورٌ


Türkçe Okunuşu

Fe in a’redû fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ(hafîzan), in aleyke illel belâgu, ve innâ izâ ezaknal insâne minnâ rahmeten feriha bihâ, ve in tusibhum seyyietun bi mâ kaddemet eydîhim fe innel insâne kefûr(kefûrun).


Kelimeler

fe o zaman, böylece
in eğer
a'redû yüz çevirdiler
fe o zaman, böylece
mâ erselnâ-ke biz seni göndermedik
aleyhim onlara, onların üzerine
hafîzan gözetleyici, muhafız
in ... illâ ancak, sadece
aleyke sana
el belâgu tebliğ, bildirme
ve innâ ve muhakkak ki biz
izâ ezaknâ tattırdığımız zaman
el insâne insana
min-nâ bizden
rahmeten rahmet
feriha ferahladılar
bi-hâ onu
ve in ve ise, sadece, doğrusu
tusib-hum onlara isabet eder
seyyietun seyyiat, bir kötülük
bi-mâ şey ile, sebebiyle
kaddemet takdim etti
eydî-him onların elleri, kendi elleri
fe o zaman, böylece
inne muhakkak
el insâne insana
kefûrun nankör olur

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Şayet onlar sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz Seni onların üzerine bir gözetleyici (ve zorla hidayete getirici) olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Yüz çevirirlerse artık biz, seni onları korumaya göndermedik ki; sana ancak tebliğ etmek düşer ve şüphe yok ki biz, insana, katımızdan bir rahmet tattırdık mı sevinir, övünür onunla, fakat elleriyle hazırlayıp kazandıkları bir kötülüğe uğrarlarsa da gerçekten insan, pek nankördür.
Abdullah Parlıyan Meali Ama ey peygamber! Onlar senden yüz çevirip uzaklaşırlarsa, bil ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik, sana düşen yalnızca emanet edilen mesajı iletmektir. Şüphesiz biz insana, kendi katımızdan bir rahmet, bir nimet tattırsak onunla sevinir ve şımarır. Kendi ellerinin yapıp öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, o zaman da cidden Allah'tan gelen nimet ve gerçekleri örtbas eden bir nankör oluverir.
Ahmet Tekin Meali Eğer Rablerinin davetinden yüz çevirirler, tebliği engelleme tedbirleri alırlarsa, bilesin ki, biz seni onlar üzerinde denetim, zabıta görevi yapmaya göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Biz insana, tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda sevinir. Ama geçmişte elleriyle, bizzat yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar sebebiyle, başlarına bir felâket gelirse, işte o zaman insan şükürden uzaktır, pek nankördür, nimeti unutup bela okur.*
Ahmet Varol Meali Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerlerine koruyucu olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir. Ama ellerinin öne sürdüklerinden dolayı başlarına bir kötülük gelse o zaman insan pek nankördür.
Ali Bulaç Meali Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.
Ali Fikri Yavuz Meali Yine (iman etmekten) yüz çevirirlerse, biz de seni üzerlerine (amellerini gözetecek) bir bekçi göndermedik ya!... Sana düşen ancak tebliğdir. Doğrusu biz, insana, tarafımızdan bir nimet taddırdık mı; o, bununla ferahlanır. Fakat insanlara kendi ellerinin kazancı yüzünden başlarına bir fenalık gelirse, o vakit insan (nimetlerin) hepsini unutan bir nankördür.
Bahaeddin Sağlam Meali Artık eğer yüz çevirirlerse, (bil ki) Biz seni, onlar üzerinde koruyucu olarak göndermedik. Senin görevin yalnızca tebliğdir. Ve (bil ki) Biz, insana bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinir. Eğer ellerinin yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet gelirse, işte o zaman insan nankör (olur.)
Bayraktar Bayraklı Meali Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece tebliğ etmektir. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür.[524]*
Cemal Külünkoğlu Meali Şayet onlar yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir, ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan hemen nankörleşir (şükürden uzaklaşır).
Diyanet İşleri Meali (Eski) Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan pek nankördür.
Diyanet Vakfı Meali Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!  *
Edip Yüksel Meali Yüz çevririrlerse, biz seni onlara bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece bildirmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman onunla sevinir; ama kendi yaptıklarının bir sonucu olarak başlarına bir kötülük gelse, o zaman insan nankörleşir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ey Muhammed! Eğer onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir, ama elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse, o zaman görürsün ki insan çok nankördür.
Elmalılı Meali (Orjinal) Yine aldırmıyorlarsa biz de seni üzerlerine mürakıb göndermedik a, sana düşen ancak tebliğdır, fakat biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız vakıt onunla ferahlanır ise de kendi ellerinin takdim ettiği sebeblerle başlarına bir fenalık gelirse o vakıt insan hepsini unutan bir nankördür
Hasan Basri Çantay Meali Eğer onlar (îmandan) yine yüz çevirirlerse biz seni (zâten) onların üzerine bir bekçi göndermedik ya. Sana âid olan (vazîfe), tebliğden başkası değildir. Hakıykat biz insana tarafımızdan bir ni'met tatdırdığımız vakit o, bununla ferahlanır. Eğer onlara, kendi ellerinin öne sürdükleri (ihtiyârlariyle irtikâb etdikleri) şeyler (günâhlar) yüzünden, bir fenalık isaabet ederse o zaman da insan cidden bir nankördür.
Hayrat Neşriyat Meali Buna rağmen yüz çevirirlerse, artık (biz) seni onlara muhâfız olarak göndermedik. Şübhesiz sana düşen ancak tebliğdir! Bununla berâber doğrusu biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinir. Fakat ellerinin takdîm ettiği (işlediği günahlar)yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, o takdirde gerçekten insan çok nankör bir kimse olur.
İlyas Yorulmaz Meali Eğer insanlar senin bu davetinden yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine muhafız göndermedik. Sana düşen yalnızca açıkça onlara bildirmendir. İnsana kendimizden bir rahmet verdiğimizde ona sevinir. Elleriyle yaptığı bir yanlış yüzünden, ona bir kötülük dokunduğunda, hemen inkarcı kesilir.
Kadri Çelik Meali Şayet onlar sırt çevirecek olurlarsa, artık biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Şüphesiz biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinç duyar. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda da insan bir nankör kesiliverir.
Mahmut Kısa Meali Ey Peygamber! Bütün bunlara rağmen, inkârcılar yine de ayetlerimizden yüz çevirecek olurlarsa, sen hiç üzülme, onları imana getireceğim diye de kendini yiyip bitirme! Çünkü Biz seni onların başına bekçi olarak göndermedik. Dolayısıyla, sen onların yaptıklarından sorumlu değilsin. Senin görevin, yalnızca Kur’an mesajını onlara açık ve net olarak duyurmaktan ibarettir. Eğer insana, katımızdan bir parçanîmet ve rahmet tattırsak, bunu kendi yetenek ve zekâsına bağlayarak onunla gurur duyar, şımarır. Bütün mutluluğun maddî servet ve rahatlıktan ibaret olduğunu zannederek, kendisine bu nîmetleri bahşeden Allah’ı unutur. Fakat kendi elleriyle yaptığı günahlar yüzünden başına bir kötülük gelse, hemen ümitsizliğe düşüp sızlanmaya başlar. Müthiş bir sarsıntı geçirerek yaşama ümidini tamamen kaybeder. Böylece, âhiret gerçeğini hesaba katmadan, Allah’ın adâletini sorgulamaya kalkışır. Çünkü insanoğlu, gerçekten çok nankördür.
Mehmet Türk Meali Şâyet onlar, sana sırt çevirecek olurlarsa (şunu iyi bil ki) Biz, seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Senin görevin, sadece duyurmaktır. Gerçek şu ki; Biz insanlara bir rahmet (bolluk, bereket) tattırdığımız zaman onunla sevinirler. Kendi elleriyle yaptıkları sebebiyle onlara bir sıkıntı isabet ettiğinde ise (görürsün ki) insan çok nankördür.
Muhammed Esed Meali AMA onlar, [ey Peygamber, senden] yüz çevirip uzaklaşırlarsa [bil ki] Biz seni onların bekçisi olarak göndermedik: sana düşen, yalnız [emanet edilen] mesajı iletmektir. Ve bakın, [Bizim mesajlarımıza yüz çevirmek, insan tabiatının zayıflığı ve kaypaklığından kaynaklanır; 48 böylece,] Biz insana rahmetimizi tattırdığımız zaman onunla övünç duyar, 49 ama kendi eliyle yaptıklarının sonucu olarak başına bir bela gelirse, o zaman, şükürden ne kadar uzak olduğunu gösterir. 50
Mustafa İslamoğlu Meali NE Kİ eğer onlar yüz çevirirlerse, unutma ki seni onların muhafızı olarak göndermedik: sana düşen sadece mesajı ulaştırmaktır. Ve Biz ne zaman insana katımızdan bir ikramda bulunsak onunla gurur duyar, ne zaman da yaptıkları yüzünden başına bir musibet gelse, bu kez de insan kıymet bilmez bir nankör olup çıkar.[4357]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Artık kaçınılırsa seni onların üzerine bir muhafız göndermedik. Senin üzerine düşen, tebliğden başka değildir ve şüphe yok ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlanır ve eğer onlara ellerinin takdim etmiş olduklarından bir kötülük isabet ederse artık şüphe yok ki, insan nankördür.
Suat Yıldırım Meali Eğer bu çağrıya sırtlarını dönerlerse, hoş biz de seni üzerlerine bekçi göndermedik ya! Senin görevin sadece tebliğdir. Biz insana tarafımızdan bir nimet tattırırsak o ferahlar, şımarır. Ama başlarına, yine kendi işledikleri hatalar sebebiyle bir sıkıntı gelirse insan hemen nankörleşir. [2, 272; 13, 40]
Süleyman Ateş Meali Eğer yüz çevirirlerse (üzülme); biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, yalnız duyurmaktır. Biz insana, bizden bir rahmet taddırdığımız zaman ona sevinir. Ama ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, insan hemen nankör olur.
Süleymaniye Vakfı Meali Yüz çevirirlerse çevirsinler; seni onları koruyasın diye göndermedik. Sana düşen, açık açık anlatmaktır. Biz insana ikramımızdan tattırırsak onunla rahatlar. Kendi elleriyle yaptıklarından ötürü başlarına bir sıkıntı gelse, o insan, yapılan iyilikleri görmezlikten gelir.
Şaban Piriş Meali Eğer sırt çevirirlerse, seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen ancak tebliğ etmektir. Biz insana kendimizden bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer, kendi eliyle işledikleri sebebiyle bir kötülük dokunursa, insan hemen nankör kesilir.
Ümit Şimşek Meali Eğer arkalarını dönerlerse, Biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğ etmekten ibarettir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda onunla şımarır. Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir kötülük gelince de insan nankörleşiverir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir.
M. Pickthall (English) But if they are averse, We have not sent thee as a warder over them. Thine is only to convey (the message). And lo! when We cause man to taste of mercy from Us he exulteth therefor. And if some evil striketh them because of that which their own hands have sent before, then lo! man is an ingrate.
Yusuf Ali (English) If then they run away, We have not sent thee as a guard over them.(4593) Thy duty is but to convey (the Message). And truly, when We give man a taste of a Mercy(4594) from Ourselves, he doth exult thereat, but when some ill happens to him, on account of the deeds which his hands have sent forth, truly then is man ungrateful!*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları