Târık Suresi 17. Ayet


Arapça

فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا


Türkçe Okunuşu

Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ(ruveyden).


Kelimeler

fe o zaman, böylece
mehhil(i) mühlet ver
el kâfirîne kâfirler
emhil-hum onlara süre tanı (kendi hallerine bırak)
ruveyden biraz

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Öyle ise) Sen o kâfirlere (ve hain nankörlere şimdilik) mühlet ver ve biraz süre tanı. (Allah’ın va’adini ve kudretini ileride ve kesinlikle herkes görüp anlayacaktır.)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Artık mühlet ver kafirlere mühlet ver onlara az bir müddet.
Abdullah Parlıyan Meali O halde sen onları kendi hallerine bırak. Onlara ne yapacağımı göreceksin.
Ahmet Tekin Meali Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörlere mühlet ver. Onları biraz daha kendi hallerine bırak.*
Ahmet Varol Meali Sen inkârcılara biraz mühlet ver; onlara biraz süre tanı.
Ali Bulaç Meali Sen kâfirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.
Ali Fikri Yavuz Meali Onun için, o kâfirlere mühlet ver. Onlara az bir mühlet ver...
Bahaeddin Sağlam Meali Artık o kâfirlere, az bir mühlet ver. (Kimin üstün geleceğini görecekler.)
Bayraktar Bayraklı Meali 11,12,13,14,15,16,17. Andolsun o dönüşlü göğe, o yarılıp çatlayan yeryüzüne. Şüphesiz Kur'ân, hak ile bâtılı ayıran bir sözdür. O asla bir şaka değildir. Kafirler hep hile/tuzak kuruyorlar. Ben de hilelerine karşılık veririm. Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı![747]*
Cemal Külünkoğlu Meali Onun için, sen o inkârcılara bir mühlet ver, az bir süre tanı (pek yakında desteğimiz sana gelecektir).
Diyanet İşleri Meali (Eski) Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!
Diyanet Vakfı Meali 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17. Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).
Edip Yüksel Meali Öyleyse inkarcılara az bir süre daha tanı.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı.
Elmalılı Meali (Orjinal) Onun için kâfirleri imhal eyle: mühlet ver onlara biraz
Hasan Basri Çantay Meali (Habîbim) sen şimdilik o kâfirlere mühlet ver, onları biraz gecikdiriver.
Hayrat Neşriyat Meali (Ey Habîbim!) O hâlde kâfirlere (azâb edeceğimiz vakte kadar) mühlet ver; onlara azıcık süre tanımakla, biraz (kendi hâllerine) bırak!
İlyas Yorulmaz Meali Doğruları inkar edenlere zaman tanı, onlara az bir mühlet ver.
Kadri Çelik Meali Sen şimdi kâfirlere bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı.
Mahmut Kısa Meali Öyleyse, ey Peygamber ve ey Müslüman! Rabb’inin hükmü gelinceye kadar, inkârcılara biraz süre tanı; ilâhî gazâb başlarına çökmeden önce, azıcık daha mühlet ver onlara!
Mehmet Türk Meali Onun için sen kâfirlere mühlet ver ve onlara biraz zaman tanı.
Muhammed Esed Meali Öyleyse bırak, hakikati inkar edenler dilediklerini yapsınlar, yapsınlar kısa bir süre!
Mustafa İslamoğlu Meali Şu halde kâfirlere süre ver, sadece kısa bir süre…
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Artık kâfirlere mühlet ver, onları biraz bırak.
Suat Yıldırım Meali Öyleyse o kâfirleri [31, 24]kendi hallerine bırak! (yakında sana desteğimiz gelecektir. )
Süleyman Ateş Meali Hele sen o kafirlere mühlet ver, biraz bırak onları (bildiklerine gitsinler).
Süleymaniye Vakfı Meali Öyleyse o kâfirlere[*] süre (fırsat) ver. Evet, onlara biraz süre (fırsat) ver.*
Şaban Piriş Meali -Kafirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı.
Ümit Şimşek Meali Onun için sen o kâfirlere mühlet ver; bir süre onları kendi hallerine bırak.
Yaşar Nuri Öztürk Meali O halde, o küfre batmışlara mühlet ver, süre tanı onlara birazcık...
M. Pickthall (English) So give a respite to the disbelievers. Deal thou gently with them for a while.
Yusuf Ali (English) Therefore grant a delay to the Unbelievers: Give respite to them gently (for awhile).(6079)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları