Hûd Suresi 82. Ayet


Arapça

فَلَمَّا جَاء أَمْرُنَا جَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ مَّنضُودٍ


Türkçe Okunuşu

Fe lemmâ câe emrunâ cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emtarnâ aleyhâ hicâraten min siccîlin mendûd(mendûdin).


Kelimeler

fe lemmâ olunca, olduğu zaman
câe geldi
emru-nâ emrimiz
cealnâ kıldık, yaptık
âliye-hâ onu en yüksek
sâfile-hâ (ceale âliye-hâ sâfile-hâ) onu en alçak (onun altını üstüne getirdi)
ve emtar-nâ ve yağmur yağdırdık
aleyhâ onun üzerinde
hicâreten taşlar
min siccîlin siccilden (pişirilip sertleştirilmiş kerpiçten yapılmış)
mendûdin dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Böylece vaktâki emrimiz (ve takdir vaktimiz) geldiğinde (zalim ve hainlerin düzenlerini) altını üstüne çevirdik (çeviririz) ve üstlerine balçıktan (ve farklı maddelerden) pişirilip (son şekli verilmiş ve) istif edilmiş (kurşun gibi) taşlar yağdırıverdik.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Emrimiz gelince, o şehirlerin altını üstüne getirdik, tepelerine, üstüste yığılıp taş kesilmiş balçıktan meydana gelmiş taşlar yağdırdık.
Abdullah Parlıyan Meali Böylece azap emrimiz gelince, o ülkenin altını üstüne getirdik ve tepelerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık.
Ahmet Tekin Meali Planımız gerçekleşirken, o ülkenin altını üstüne getirdik. Belirlenmiş cezanın infazı için üzerlerine balçıktan dökülerek pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.
Ahmet Varol Meali Emrimiz gelince oranın üstünü altına çevirdik ve üzerine balçıktan, pişirilmiş, birbirini izleyen taşlar yağdırdık.
Ali Bulaç Meali Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık;
Ali Fikri Yavuz Meali Onlara azab emrimiz gelince, o memleketin üstünü altına getirdik ve üzerlerine, arka arkaya ateşte pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırdık.
Bahaeddin Sağlam Meali 82, 83. İşte emrimiz geldiği zaman, Biz o şehrin altını üstüne getirdik. Üzerlerine çamurdan biçilmiş Rabbin katından (gayb âleminden) işaretlenmiş sert taşlar yağdırdık. İşte böyle bir azap, zalimlerden uzak olmaz.
Bayraktar Bayraklı Meali Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine sağanak halinde balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.
Cemal Külünkoğlu Meali 82,83. (Azap) emrimiz gelince, o şehirlerin altını üstüne getirdik, tepelerine de pişirilmiş balçıktan meydana getirilip istif edilmiş ve Rabbinin katında (nereye ve kime atılacağı) damgalanmış taşlar yağdırdık. O taşlar, zalimlerin başından hiç eksik olmazlar.
Diyanet İşleri Meali (Eski) 82,83. Buyruğumuz gelince oraların altını üstüne getirdik; üzerine Rabbinin katından, işaretli olarak yığın yığın sert taş yağdırdık. Bunlar zalimlerden hiçbir zaman uzak olmayacaktır.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni) 82,83. (Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Diyanet Vakfı Meali Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan)  pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.
Edip Yüksel Meali Emrimiz gelince onun üstünü altına getirdik, üzerlerine sertleşmiş kat kat taş yağdırdık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ne zaman ki, emrimiz geldi, o ülkenin altını üstüne getirdik ve üzerlerine istif edilip pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırdık.
Elmalılı Meali (Orjinal) Vaktâ ki emrimiz geldi o memleketin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine istif edilmiş siccîlden taşlar yağdırdık
Hasan Basri Çantay Meali 82,83. Vaktaki (azâb) emrimiz geldi, (o memleketin) üstünü altına getirdik ve tepelerine balçıkdan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdik ki onlar Rabbinin katında hep damgalanmışlardı. Onlar zaalimlerden uzak değildir.
Hayrat Neşriyat Meali Nihâyet (azâb) emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik ve üzerlerine(balçıktan) pişirilmiş, arka arkaya dizilmiş taşlar yağdırdık!
İlyas Yorulmaz Meali Azap emrimizin zamanı geldiğinde, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine sert taşlar yağdırdık.
Kadri Çelik Meali Buyruğumuz gelince oraların altını üstüne getirdik ve üzerlerine sağanak halinde balçıktan pişirilmiş sert taşlar yağdırdık.
Mahmut Kısa Meali Ve nihâyet Sodom şehri için helâk emrimiz gelince, Lut’u ve ailesini oradan çıkardık, sonra korkunç bir sarsıntıyla oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine, ateşte pişip sertleşmiş kızgın taşları sağanak sağanak yağdırdık.
Mehmet Türk Meali (Helâk) emrimiz(in vakti) gelince (o memleketin) üstünü altına çevirdik ve üzerine pişirilerek istiflenmiş (çok özel) taşları (yağmur gibi) yağdırdık.
Muhammed Esed Meali Ve böylece hükmümüz vaki olunca bu [günahkar şehirlerin] altını üstüne getirdik; ve önceden yazılmış bir cezanın infazı için üzerlerine birbiri ardından püskürtü halinde sert taşlar yağdırdık. 114
Mustafa İslamoğlu Meali Sonunda emrimizin (infaz) vakti geldi, oranın altını üstüne getirdik ve o coğrafyanın üzerine püskürtü hâlinde[1778] akkor balçıktan taşlar yağdırdık;[1779]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Vaktâ ki, emrimiz geldi, onun (o yurdun) üstünü altına çevirdik ve onun üzerine ateşte pişirilmiş, birbirine bitişik bulunmuş balçıktan taşlar yağdırdık.
Suat Yıldırım Meali 82, 83. Azap emrimiz gelince o ülkenin üstünü altına çevirdik ve üzerlerine pişirilmiş balçıktan yapılıp istif edilmiş ve Rabbinin nezdinde damgalanmış taşlar yağdırdık. Evet bu taşlar şimdiki zalimlerden de uzak değildir. [51, 33]*
Süleyman Ateş Meali (Azab) emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik, üzerine de taş yağdırdık: Çamurdan pişmiş, (azab için) hazırlanmış, istif edilmiş.
Süleymaniye Vakfı Meali Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine pişmiş çamurdan üst üste taşlar yağdırdık.
Şaban Piriş Meali 82,83. -Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine Rabbin katından, işaretli olarak yığın yığın sert taş yağdırdık. Bunlar şimdi de zalimlerden uzak değildir.
Ümit Şimşek Meali Emrimiz geldiğinde, oranın altını üstüne getirdik ve başlarına ateşte pişmiş taşları peş peşe yağdırdık.(15)*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Nihayet emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık.
M. Pickthall (English) So when Our commandment came to pass We overthrew (that township) and rained upon it stones of clay, one after another,
Yusuf Ali (English) When Our Decree issued, We turned (the cities) upside down, and rained down on them brimstones(1578) hard as baked clay,(1579) spread, layer on layer,-*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları