Meâric Suresi 44. Ayet


Arapça

خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ


Türkçe Okunuşu

Hâşi’aten ebsâruhum terhekuhum zilleh(zilletun), zâlikel yevmullezî kânû yûadûn(yûadûne).


Kelimeler

hâşiaten korkudan ürpermiş halde
ebsâru-hum onların bakışları
terheku-hum onları kaplar, bürür
zilletun bir zillet, hakirlik, küçük düşme
zâlike işte bu, bu
el yevmu gün
ellezî o ki, ki o
kânû oldular
yûadûne vaadolunuyor

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Gözleri 'korkudan ve dehşetten bunalmış', yüzlerini de bir zillet kaplamıştır; işte bu, kendilerine va’ad edilmekte olan (kıyamet ve azap) günüdür (ki inanmadıkları hesap gelip çatmıştır).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür.
Abdullah Parlıyan Meali Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir. Üzerlerine aşağılık çökmüş bir vaziyette; işte onlara defalarca haber verilen gün bu gündür.
Ahmet Tekin Meali Hakkaniyete riayet duyguları gereği, gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile güçleri yetmeyecek bir durumda, düşkün haldeyken, kendilerini bir zillet saracak. İşte onların devamlı tehdit edildiği gün, o gündür.
Ahmet Varol Meali Gözleri düşkün bir halde. Kendilerini de zillet bürür. İşte bu, onlara vaadedilen gündür.
Ali Bulaç Meali Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük' yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Ali Fikri Yavuz Meali Gözleri (zillet içinde) düşkün bir halde, kendilerini bir horluk kaplayacak. İşte bugün, o (azabla) vaad edildikleri kıyamet günüdür.
Bahaeddin Sağlam Meali 43, 44. Sanki hedeflere koşuyorlar gibi; kabirlerden, gözleri alçalarak yüzlerine zillet bürünerek hızlıca çıktıkları güne kadar… İşte kendilerine va’dedilen gün, o gündür.
Bayraktar Bayraklı Meali 43,44. O gün, gözleri önlerine eğik, kendilerini zillet kaplamış bir durumda, sanki bir hedefe doğru koşuyorlarmış gibi kabirlerinden hızla çıkarlar. İşte uyarıldıkları gün bu gündür.[677]*
Cemal Külünkoğlu Meali Gözleri (dehşetten) öne eğik, kendilerini alçaklık bürümüş bir durumda (koşarlar). İşte bu, onlara vadedilen gündür.
Diyanet İşleri Meali (Eski) 43,44. Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni) 43,44. Dikili putlara akın akın gidercesine, gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla! İşte o, uyarıldıkları gündür.
Diyanet Vakfı Meali 43, 44. O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!*
Edip Yüksel Meali Gözleri dönmüş, kendilerini utanç sarmış olarak. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.
Elmalılı Meali (Orjinal) Gözleri düşgün, kendilerini bir zillet saracakda saracak, o işte onların va'dolunup durdukları gün
Hasan Basri Çantay Meali gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür.
Hayrat Neşriyat Meali Gözleri öne düşmüş bir hâlde kendilerini bir zillet kaplar. İşte bu, tehdîd olunup durdukları gündür!
İlyas Yorulmaz Meali Gözleri korku ve çaresizlik içerisinde, zillet üzerlerine çökmüş bir durumda. İşte bu onlara vaat edilen hesap günüdür.
Kadri Çelik Meali Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır. İşte kendilerine vaat edilen gün, o gündür.
Mahmut Kısa Meali Utanç ve pişmanlıktan gözleri yere çivilenmiş, tam bir hüsran ve zillete uğramış hâlde. İşte budur, insanlık tarihi boyunca onlara tekrar ve tekrar vaadedilmiş olan Gün!
Mehmet Türk Meali (İşte) onların bakışlarının, yere saplandığı ve kendilerini de bir alçaklığın bürüdüğü gün onlara vâdedilen (kıyamet) gününün ta kendisidir.
Muhammed Esed Meali gözleri düşmüş, zillete dûçâr bir vaziyette: işte onlara defalarca haber verilen Gün... 20
Mustafa İslamoğlu Meali gözleri yıkılmış, zillete bürünmüş bir haldedirler...[5323] İşte onların daha önce defalarca tehdit edildikleri gün bu gündür.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür.
Suat Yıldırım Meali Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır. İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.
Süleyman Ateş Meali Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara va'dedilen gün, bugündür.
Süleymaniye Vakfı Meali saygıyla önlerine bakarlar, alçaklık her yanlarını sarar. İşte tehdit edildikleri gün o gündür.
Şaban Piriş Meali Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş. İşte bu, onlara söz verilen gündür!
Ümit Şimşek Meali Gözleri baygın düşmüş, kendilerini zillet kaplamıştır. İşte onlara vaad edilen gün budur.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.
M. Pickthall (English) With eyes aghast, abasement stupefying them: Such is the Day which they are promised.
Yusuf Ali (English) Their eyes lowered in dejection,- ignominy covering them (all over)! such is the Day the which they are promised!

İslam Vakti Mobil Uygulamaları