Enbiyâ Suresi 61. Ayet


Arapça

قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ


Türkçe Okunuşu

Kâlû fe’tû bihî alâ a’yunin nâsi leallehum yeşhedûn(yeşhedûne).


Kelimeler

kâlû dediler
fe'tû (fe a'tû) öyleyse getirin
bi-hî onunla
alâ üzere, üzerinde, ... e
a'yuni göz(ler)
en nâsi insanlar
lealle-hum umulur ki böylece onlar
yeşhedûne şahitlik eder

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Hiddetlenip) Dediler ki: “Öyleyse, onu (İbrahim’i) insanların gözü önüne getirin ki, O’na (nasıl bir ceza vereceğimize) şahit olup görsünler”.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Öyleyse dediler, onu halkın gözü önüne getirin de söylediği söze tanıklıkta bulunsunlar.
Abdullah Parlıyan Meali “O'nu insanların gözü önüne getirin, mahkemesi ve cezalandırılması halk önünde olsun da, belki ona şahit olunca, ondan ibret alırlar.”
Ahmet Tekin Meali “O halde onu halkın gözü önüne çıkarın. Olur ki, onu teşhis ederler.” dediler.
Ahmet Varol Meali Dediler ki: "Öyleyse onu insanların gözlerinin önüne getirin. Olur ki onlar da şahit olurlar!"
Ali Bulaç Meali Dediler ki: 'Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar.'
Ali Fikri Yavuz Meali (Nemrud ve kavminin ileri gelenleri şöyle) dediler: “- Öyle ise, onu insanların gözleri önüne getirin, belki (yaptığı işe) şahidlik ederler.”
Bahaeddin Sağlam Meali “İnsanların gözü önünde onu getirin ki, ona şahit olup ibret alsınlar” dediler.
Bayraktar Bayraklı Meali “O halde, onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şâhitlik ederler” dediler.
Cemal Külünkoğlu Meali “Haydi, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsun” dediler.
Diyanet İşleri Meali (Eski) 60,61. Bazıları: "İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" deyince, "O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin" dediler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) (Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.
Diyanet Vakfı Meali O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.
Edip Yüksel Meali "Onu kamunun huzuruna çıkarın ki tanık olsunlar," dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali "O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler" dediler.
Elmalılı Meali (Orjinal) Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler
Hasan Basri Çantay Meali Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler».
Hayrat Neşriyat Meali “Öyle ise onu insanların gözü önüne getirin; belki (onun yaptığına) şâhidlik ederler” dediler.
İlyas Yorulmaz Meali “İbrahim'i insanların karşısına getirin, belki İbrahim'in putları kırdığına dair şahitlik eden birisi bulunur.” dediler.
Kadri Çelik Meali Dediler ki: “Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.”
Mahmut Kısa Meali “Öyleyse, onu derhal yakalayıp insanlarla yüzleştirin ki, bu sözleri söylediğine şâhitlik etsinler!” dediler. Böylece, İbrahim’i tutup getirdiler ve:
Mehmet Türk Meali (İçlerinden bir kısmı da) “Öyleyse, onu insanların gözünün önüne getirin de belki onun (bu putları kırdığını) bir gören bulunur.” dediler.
Muhammed Esed Meali [Berikiler:] “Onu insanların karşısına çıkarın, [aleyhine] tanıklık etsinler!” dediler.
Mustafa İslamoğlu Meali (Diğerleri) dediler ki: “Onu insanların önüne çıkarın; belki görgü şahitliği yapacak birileri çıkar!”
Ömer Nasuhi Bilmen Meali «Haydin dediler. O'nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.»
Suat Yıldırım Meali “Haydin, dediler, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsunlar. ”
Süleyman Ateş Meali Onu insanların gözü önüne getirin de (nasıl cezalandırılacağına) tanık olsunlar dediler.
Süleymaniye Vakfı Meali Diğerleri: “Getirin onu halkın önüne; belki bir gören olmuştur” diye karşılık verdi.
Şaban Piriş Meali -Şahitlik etmeleri için onu halkın gözü önüne getirin, dediler.
Ümit Şimşek Meali “Öyleyse onu halkın önüne çıkarın da başına geleceklere herkes şahit olsun” dediler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."
M. Pickthall (English) They said: Then bring him (hither) before the people's eyes that they may testify.
Yusuf Ali (English) They said, "Then bring him before the eyes of the people, that they may bear witness."

İslam Vakti Mobil Uygulamaları