Tâhâ Suresi 20. Ayet


Arapça

فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى


Türkçe Okunuşu

Fe elkâhâ fe izâ hiye hayyetun tes’â.


Kelimeler

fe o zaman, böylece
elkâ-hâ ona ilka etti, gönderdi
fe o zaman, böylece
izâ hiye o olmuştu
hayyetun bir yılan
tes'â çalışması, çabalaması, gayreti

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Böylece onu (yere) atınca; (bir de ne görsün) o (asa) hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermişti).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Bıraktı onu, bir de baktı ki bir yılan olmuş, koşup durmada.
Abdullah Parlıyan Meali Bunun üzerine, Musa onu attı. Bir de ne görsün, hızla hareket eden bir yılan.
Ahmet Tekin Meali Mûsâ asâsını hemen yere attı. Bir de ne görsün. Bir yılan olmuş, koşuyor.
Ahmet Varol Meali Böylece onu attı. Birden o, hızla koşan bir yılan oluverdi.
Ali Bulaç Meali Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).
Ali Fikri Yavuz Meali Mûsa da onu bıraktı, bir de ne görsün! O bir yılan olmuş koşuyor.
Bahaeddin Sağlam Meali Musa onu atınca, yürüyen bir yılan oluverdi.
Bayraktar Bayraklı Meali Mûsâ onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılana dönüştü.
Cemal Külünkoğlu Meali 19,20. Allah, “Onu yere at ey Musa!” dedi. Musa da onu attı. O bir anda koşan bir yılan oluverdi.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Bırakınca, değnek hemen, koşan bir yılan oluverdi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!
Diyanet Vakfı Meali Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi!
Edip Yüksel Meali Onu atınca, hareketli bir yılana dönüşüverdi.*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yılan olmuş koşuyor.
Elmalılı Meali (Orjinal) Bıraktı ne baksın o bir yılan olmuş koşuyor
Hasan Basri Çantay Meali O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o!
Hayrat Neşriyat Meali Bunun üzerine (Mûsâ) onu (yere) bıraktı; bir de ne görsün, o bir yılan (olmuş), hızla hareket ediyor!
İlyas Yorulmaz Meali Değneği yere attığında, birden bire o değnek hareket eden bir yılan oldu.
Kadri Çelik Meali Böylece, o da onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).
Mahmut Kısa Meali Bunun üzerine, Mûsâ onu yere attı, bir de ne görsün; asâsıbir yılan olmuş, kıvrıla kıvrıla akıp gidiyor!
Mehmet Türk Meali (Mûsa,) onu (yere) bırakınca; (bir de ne görsün) o koşan bir yılan (oluverdi).
Muhammed Esed Meali Bunun üzerine, [Musa], onu yere attı; bir de ne görsün! hızla akan bir yılan oluvermişti o!
Mustafa İslamoğlu Meali Bunun üzerine (Musa) onu yere bıraktı. Bir de ne görsün: o değnek bir yılan türü…[2562] hızla akıyor…*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Hemen bırakıverdi, o derhal koşar bir yılan kesildi.
Suat Yıldırım Meali Hemen bıraktı. Bir de ne görsün: Hızla kıvrılıp sürünen, kocaman bir yılan oldu!
Süleyman Ateş Meali (Musa) attı, bir de ne görsün o, koşan kocaman bir yılan!
Süleymaniye Vakfı Meali Hemen attı. Bir de ne görsün, değnek yılana dönüşmüş, koşuyor.
Şaban Piriş Meali Musa da onu attı. O bir anda koşan bir yılan oluvermişti.
Ümit Şimşek Meali Musa onu attı; o da yılan oldu, yürüdü.
Yaşar Nuri Öztürk Meali O da onu attı. Bir de ne görsün, bir yılan olmuş o, koşuyor...
M. Pickthall (English) So he cast it down, and Lo! it was a serpent, gliding.
Yusuf Ali (English) He threw it, and behold! It was a snake, active in motion.(2549)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları