Tâhâ Suresi 96. Ayet


Arapça

قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِهِ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِّنْ أَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذَلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي


Türkçe Okunuşu

Kâle basurtu bi mâ lem yabsurû bihî fe kabadtu kabdaten min eserir resûli fe nebeztuhâ ve kezâlike sevvelet lî nefsî.


Kelimeler

kâle dedi
basurtu ben gördüm
bi mâ şeye
lem yabsurû göremediler
bi-hî onunla
fe o zaman, böylece
kabadtu avuçladım, aldım
kabdaten bir avuç
min eseri izinden
er resûli Resûl
fe o zaman, böylece
nebeztu-hâ onu attım
ve kezâlike ve bunun gibi, böylece
sevvelet sürükledi, teşvik etti
lî nefsî nefs için

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Samiri dedi ki: “Ben onların görmediklerini (manevi ve nurani görevlileri) gördüm, böylece elçinin (vahiy getiren meleğin veya Musa Nebi’nin) izinden bir avuç (toprak) alıp (içine) atıverince (buzağı böğürüp ses vermeye başladı) ; böylelikle nefsim bana bunu hoşa giden (bir şey) gösterip (yaptırdı) .”
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Samiri, onların görmediklerini gördüm ben, sana gelen elçi meleğin izinden bir avuç toprak aldım, eriyen külçeye attım onu ve nefsim, bu işi bana böylece hoş gösterdi dedi.
Abdullah Parlıyan Meali Sâmirî cevaben: “Onların göremediği bir şeyi gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim, veya elçi olan Musa'nın öğretilerinden bir kısmını fırlatıp attım, böylelikle bana bu işi nefsim hoşa giden bir şey olarak gösterdi.”
Ahmet Tekin Meali “Sana gelen vahy ve tebliğ ettiğin din konusunda, onların, İsrâiloğulları'nın göremedikleri, anlayamadıkları hususlara ben vâkıf oldum. Bu anlayışıma dayanarak elçinin, Cibril'in getirdiği vahyin epeyce bir kısmını ayıklayıp attım. İşte şu gördüğün, duyduğun nefsimin beni aldatarak sürüklediği oyun böylece ortaya çıktı.” dedi.*
Ahmet Varol Meali Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm ve elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (buzağı heykelinin içine) [5] attım. Nefsim de böyle yapmayı bana hoş gösterdi."*
Ali Bulaç Meali Dedi ki: 'Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi.'
Ali Fikri Yavuz Meali Sâmirî şöyle dedi: “- Ben İsrail oğullarının görmedikleri Cibrîl'i gördüm de, O Rasûlün izinden bir avuç toprak aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Böylece bunu, bana, nefsim hoş gösterdi.”
Bahaeddin Sağlam Meali Samiri: Onların bilmediğini ben bildim. Elçinin eserinden (kitabından) bir tutam bilgi aldım (o mücevheratın içine) atarak kullandım. İşte nefsim, bana böyle yapmamı hoş gösterdi, dedi.
Bayraktar Bayraklı Meali Sâmirî, “Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyalarının eritildiği potaya attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi” dedi.
Cemal Külünkoğlu Meali (Samiri) dedi ki: “Ben onların görmediklerini gördüm. Bana gelen ilahi elçinin (Cebrail'in) ayak izlerinden avucumu doldurarak onu erimiş altın külçesinin bulunduğu potaya attım. Böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.”
Diyanet İşleri Meali (Eski) Samiri: "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o sana gelen elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim böyle yaptırdı" dedi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Sâmirî, şöyle dedi: “Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi.”
Diyanet Vakfı Meali O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.  *
Edip Yüksel Meali Dedi ki, "Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Sâmirî: "Onların görmedikleri bir şey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi" dedi.
Elmalılı Meali (Orjinal) ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi
Hasan Basri Çantay Meali O da (şöyle) dedi: — «Ben onların görmediklerini gördüm. Binâen'aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyâtın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle».
Hayrat Neşriyat Meali (Sâmirî:) “(Ben, onların) görmedikleri şeyi gördüm ve (sana gelen) o elçinin(Cebrâîl'in atının) izinden bir avuç (toprak) avuçlayıverdim de onu (eritilmiş ziynet eşyâlarının içine) attım; böylece bunu nefsim bana hoş gösterdi” dedi.
İlyas Yorulmaz Meali Samiri Musa'ya “Onların göremedikleri bir şeyi gördüm. Allah resulü olarak senin insanlara öğrettiklerinden bir kısmını alıp ve nefsimin bana hoş gösterdiği şeyi karıştırarak (tapmaları için kavmime bu buzağı heykelini) yaptım” dedi.
Kadri Çelik Meali Dedi ki: “Ben (kendi aklımca halkın inançlarında) onların görmediklerini (bir takım eksiklikler) gördüm de böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim (belli bir yere kadar yolunu takip edip sonra terk ettim) ve bana nefsim böyle hoş gösterdi.”*
Mahmut Kısa Meali Sâmirî, hem durumunu mazur göstermek, hem de Mûsâ’yı övüp yücelterek muhtemel bir cezadan kurtulmak amacıyla, derhal bir yalan uydurarak: “Ben onların göremediği bir şeyi, yani melek Cebrail’in sana geldiğini gördüm. Sonra o Elçinin kutsal ayak izinden bir avuç toprak aldım ve onu, buzağı yapmak üzere erittiğim potanın içine attım. Böylece buzağı heykeli canlıymış gibi böğürmeye başladı. Biz de bunu Rabb’imizin bir mûcizesi sanıp secdeye kapandık. İçimdeki duygular, işte böylece beni bu işi yapmaya sürükledi. Ayrıca ben, Tanrıyı gözle görülemez, elle tutulamaz soyut bir varlık olarak tanımlayan bu inanç sisteminin, diğer müminlerin göremedikleri birtakım eksiklikler, yanlışlıklar içerdiğini gördüm. Bu yüzden, Peygamberin izinden, yani onun bıraktığı ilkelerden bir kısmını alıp dinin muhtevasından çıkardım. Bunu kötü niyetle yapmadım; böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.” dedi.
Mehmet Türk Meali (Samiri): “Ben, (senin dininde) o (İsrail oğullarının) görmedikleri bir takım şeyler gördüm ve elçi (Cebrâil)’in öğretilerinden bir kısmını aldım (dininden) çıkartıp attım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi.” 1 dedi.2 *
Muhammed Esed Meali “Ben onların göremediği bir şeyi gördüm; 81 ve bu yüzden, Elçi'nin öğretilerinden bir tutam aldım ve onu fırlatıp attım; içimde bir şey böyle [yapmaya] itti beni.” 82
Mustafa İslamoğlu Meali O dedi ki: “Ben (bu) işe onların bakmadıkları bir gözle baktım;[2619] bu nedenle de Elçi’nin (İnanç sisteminden) etkili bir parçayı çekip aldım ve kaldırıp attım:[2620] zira güdülerim beni böyle yapmaya sevk etti.”[2621]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali (Sâmirî de) Dedi ki: «Onların görmediklerini ben gördüm. Artık Resûlün izinden bir avuç (toprak) aldım da onu attım ve nefsim bana öylece hoş göstermiş oldu.»
Suat Yıldırım Meali “Ben, ” dedi, onların görmedikleri bir şeyi gördüm. O resul'ün izinden bir avuç toprak alıp onu potanın içine attım. İşte böylece nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi. ”*
Süleyman Ateş Meali (Samiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi."
Süleymaniye Vakfı Meali Samiri dedi ki “Ben onların göremediklerini görmüş, senin[*] yoluna sıkı sıkıya bağlanmıştım. Ama onu daha sonra hayatımdan çıkardım; hepsi bu. Canım böyle istedi.”*
Şaban Piriş Meali O da:-Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin izinden bir avuç avuçladım ve onu attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi. dedi.
Ümit Şimşek Meali Sâmirî dedi ki: “Ben onların görmediğini gördüm. Elçinin(7) izinden bir tutam alıp attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi.”*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Sâmirî dedi: "Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi."
M. Pickthall (English) He said: I perceived what they perceive not, so I seized a handful from the footsteps of the messenger, and then threw it in. Thus my soul commended to me.
Yusuf Ali (English) He replied: "I saw what they saw not: so I took a handful (of dust) from the footprint of the Messenger, and threw it (into the calf): thus did my soul suggest to me."(2621)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları