Şuarâ Suresi 58. Ayet


Arapça

وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ


Türkçe Okunuşu

Ve kunûzin ve makâmin kerîm(kerîmin).


Kelimeler

ve kunûzin ve hazineler
ve makâmin ve makamlar
kerîmin kerim, bol, çok çeşit, çeşit çeşit

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da (mahrum bıraktık).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve definelerden ve güzelim yerlerden ettik.
Abdullah Parlıyan Meali hazine ve yüce makamlarından, seferberlik için çıkarıp yollara düşürdük.
Ahmet Tekin Meali Hazinelerden, şerefli, yüksek makamlardan ayırdık.
Ahmet Varol Meali Hazinelerden ve üstün makamdan da.
Ali Bulaç Meali Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.
Ali Fikri Yavuz Meali Hazinelerden ve şerefli makamlardan...
Bahaeddin Sağlam Meali Zenginlikler ve güzel makamdan (iktidardan) çıkardık.
Bayraktar Bayraklı Meali 57,58,59,60. Bunun üzerine Firavun'un adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece onlara İsrâiloğulları'nı mirasçı kıldık. Ancak Firavun'un adamları, güneş doğarken İsrâiloğulları'nın ardına düştüler.
Cemal Külünkoğlu Meali 57,58,59. Biz de onları (Firavun ve kavmini Mısır'daki) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Ve hazinelerden ve güzelim yerlerden ettik. İşte böylece, İsrailoğullarını onlara mirasçı kıldık.
Diyanet İşleri Meali (Eski) 57,58,59. Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) 57,58. Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.
Diyanet Vakfı Meali 57, 58. Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir yerden çıkardık.
Edip Yüksel Meali Hazinelerden, yüksek makamlardan...
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.
Elmalılı Meali (Orjinal) Hazinelerden, ve dilrubâ makamlardan çıkardık
Hasan Basri Çantay Meali 57,58. Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.
Hayrat Neşriyat Meali 57,58. Böylelikle (İsrâiloğullarının peşine düşürerek) onları bahçelerden, pınarlardan, hazînelerden ve güzel yerlerden çıkardık.
İlyas Yorulmaz Meali “Zenginliklerden ve çok önemli makamlardan etmiştik” dedi.
Kadri Çelik Meali Hazinelerden ve yüce makamdan da.
Mahmut Kısa Meali Yani, o göz alıcı zenginliklerden, o saygınlık ve onur makâmından...
Mehmet Türk Meali (Onları) hazinelerden ve yüksek makamlardan (uzaklaştırdık).
Muhammed Esed Meali zenginlikler[in]den, nüfûz ve statülerinden [yoksun bıraktık]!” 31 diyerek [onları İsrailoğulları'na karşı harekete geçirdi].
Mustafa İslamoğlu Meali servetlerinden, bereketli bir yurttan…[3207]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).»
Suat Yıldırım Meali 57, 58. Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.
Süleyman Ateş Meali Hazineler(in)den ve o güzel yer(lerin)den.
Süleymaniye Vakfı Meali Hazinelerden ve değerli ikametgâhlardan da.
Şaban Piriş Meali Hazinelerden ve şerefli makamlardan...
Ümit Şimşek Meali Hazinelerinden ve şerefli mevkilerinden.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Hazinelerinden, mutlu-kutlu yerlerinden ettik.
M. Pickthall (English) And treasures and a fair estate.
Yusuf Ali (English) Treasures, and every kind of honourable position;

İslam Vakti Mobil Uygulamaları