Şuarâ Suresi 96. Ayet


Arapça

قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ


Türkçe Okunuşu

Kâlû ve hum fîhâ yahtesımûn(yahtesımûne).


Kelimeler

kâlû dediler
ve hum ve onlar
fî-hâ orada
yahtesımûne hasım olarak (düşmanca) çekişirler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Müşrikler ve Hakk'tan dönekler) Orada birbirleriyle (ve bâtılda kendilerine önderlik edenlerle) çekişip tartışarak derler ki: (Biz bu azaba müstahak olduk!)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Orada birbirleriyle çekişerek derler ki.
Abdullah Parlıyan Meali O gün orada, onlar birbiriyle çekişerek derler ki:
Ahmet Tekin Meali Orada birbirleriyle çekişirlerken, şöyle derler:
Ahmet Varol Meali Orada (putlarıyla) çekişerek derler ki:
Ali Bulaç Meali Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:
Ali Fikri Yavuz Meali Kâfirler, putları ve öncüleriyle cehennemde çekişirlerken, birbirlerine şöyle demektedirler:
Bahaeddin Sağlam Meali Onlar orada birbiriyle tartışırlarken şöyle derler:
Bayraktar Bayraklı Meali 96,97,98,99,100,101,102. Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”
Cemal Külünkoğlu Meali 96,97. Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: “Allah'a Andolsun ki biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.
Diyanet İşleri Meali (Eski) 96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:
Diyanet Vakfı Meali Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:
Edip Yüksel Meali Orada çekişerek şöyle konuşacaklar:
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:
Elmalılı Meali (Orjinal) 95,96. Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler
Hasan Basri Çantay Meali Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler:
Hayrat Neşriyat Meali 96,97. Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: “Allah'a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.”
İlyas Yorulmaz Meali Onlar ateşin içinde birbirlerini suçlayarak derler ki.
Kadri Çelik Meali Onda birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki.
Mahmut Kısa Meali Orada, birbirlerini suçlayarak diyecekler ki:
Mehmet Türk Meali Orada (hepsi) birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:
Muhammed Esed Meali O Gün orada onlar, birbirlerini suçlayarak 45 derler ki:
Mustafa İslamoğlu Meali Onlar orada birbirleriyle atışırken[3226] şöyle derler:*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki:
Suat Yıldırım Meali 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102. Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz! ”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu. “Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz! ” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık! ” [36, 56; 40, 47; 7, 53; 38, 64]*
Süleyman Ateş Meali Onlar orada (putlarıyle) çekişerek derler ki:
Süleymaniye Vakfı Meali Orada onlar biri birleriyle tartışırken şöyle derler:
Şaban Piriş Meali Orada, birbirleriyle çekişerek, şöyle derler.
Ümit Şimşek Meali Cehennemde çekişip dururken derler ki:
Yaşar Nuri Öztürk Meali Onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler:
M. Pickthall (English) And they will say, when they are quarrelling therein:
Yusuf Ali (English) "They will say there in their mutual bickerings:

İslam Vakti Mobil Uygulamaları